İslam tarihinde peygamberlerin inşa ettikleri mescitler;
Kâbe – (İlkini) Hz. Adem (a.s.), (İlkinin temeli üzerine ikincisini) Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail (a.s.) Beyt-i Makdis – Hz. Süleyman (a.s.) Kuba Mescidi ve Mescid-i Nebi – Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s.)
Cenâb-ı Hakk’ın, mescitlere ehemmiyet vermesi dolayısıyla Müslüman toplumunda onların yeri çok mühimdir. Nitekim Kuba Mescidi ve Ravza-i Mutahhara yapılırken bizzat (s.a.s.) Efendimiz de taş taşımıştır. O şevkle ki;
Mescid-i Nebevî yapılırken kendisine:
“Yâ Rasûlâllah! Siz taşımayın, biz kâfîyiz, biz taşırız.” diyen bir sahâbîye şöyle buyurmuştur:
“Sen ey kişi! Taş taşımaya devam et. Zira Allâh’a sen Ben’den daha çok muhtaç değilsin.” Yani Âlemlere Rahmet olarak gönderilen Efendimiz; “Ben Allâh’a senden daha çok muhtacım.” buyurdu. (İbn Hişâm, I, 496)
Mescid inşası, insanlıkla başlar ve peygamberlerin en şerefli vazifelerinden biridir. Cenâb-ı Hak, ilk mescidi Hz. Âdem’e (a.s.) inşa ettirmiştir ki o da Kâbe’dir. Asırlar sonra Hz. İbrahim (a.s.), Kâbe’yi, oğlu Hz. İsmail (a.s.) ile birlikte tekrar inşa etmiştir. Hükümdar bir peygamber olan Hz. Süleyman (a.s.) da meşhur Beyt-i Makdis’i îmar etmiştir. Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s.) ise; «metâf-ı kudsiyân, bûsegâh-ı enbiyâ», yani meleklerin etrafında pervane olduğu ve peygamberlerin (eşiğini) öptüğü mübarek bir makam olan Ravza-i Mutahhara’yı bina etmiştir. (Osman Nûri Topbaş, Yıl: 2007 – Ay: Kasım – Sayı: 33)
İslam ve İhsan