Hz. Yûnus (a.s.), ilâhî tâlimat gereği kırk gün tebliğ edeceği yerde, otuz yedinci günün sonunda, hâlâ îmâna gelmeyen kavmine öfkelenerek tebliği bıraktı. Hâlbuki Cenâb-ı Hakk’ın verdiği mühletin dolmasına, daha üç gün vardı. Fakat Yûnus (a.s.) ümitsizliğe kapılıp oradan ayrıldı.
HZ. YUNUS’UN (A.S.) BELA VE SIKINTILARI DEF EDEN DUASI
Bindiği bir gemide yaşanan bâzı hâdiselerin ardından hatâsını anladı, fakat gemiden suya atıldı. Hatâsının pişmanlığı içinde kendini kınayıp dururken bir balık tarafından yutuldu. Hz. Yûnus (a.s.), balığın karnında tevbe-istiğfâr etti, zikir ve tesbîh ile meşgul oldu. Âyet-i kerîmelerde bu hâl şöyle beyân edilmektedir:
“Eğer Allâh’ı tesbîh edenlerden olmasaydı, tekrar dirilecekleri güne kadar onun karnında kalırdı.” (es-Saffât, 143-144)
Demek ki Allâh’ın emirlerine tam bir sabırla itaat etmek şarttır. Nitekim Cenâb-ı Hak, yine Hz. Yûnus’tan (a.s.) misal vererek şu îkazda bulunmaktadır:
“Sen Rabbinin hükmünü sabırla bekle! Balık sahibi (Yûnus) gibi olma! Hani O, dertli dertli Rabbine niyâz etmişti. Şayet Rabbinden ona bir nîmet yetişmemiş olsaydı o, mutlakâ, kınanacak bir hâlde ıssız bir diyâra atılacaktı.” (el-Kalem, 48-49)
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, İmâm-ı Rabbânî, Erkam Yayınları