Namaz vaktini cemaate duyurmak için önceleri yalnızca “Namaza, namaza!” ifâdeleri söylenirdi. Daha sonra ise ezân-ı Muhammedî lutfedildi. Peygamber Efendimiz, halkı namaza dâvet şeklinin nasıl olması gerektiği husûsunu ashâbıyla istişâre ediyordu. Bâzısı; “Namaz vakti geldiği zaman bir sancak dikelim, Müslümanlar onu gördüklerinde birbirlerine haber versinler.” dedi. Fakat Peygamber Efendimiz bu teklifi beğenmedi. Yahûdî borusu çalınması teklif edildi, onu da beğenmedi: “Bu, Yahûdîlerin âletidir.” buyurdu. Çan çalınmasından bahsedildi. Peygamber Efendimiz: “O da Hıristiyanların işidir.” buyurdu.
Ezânın teşrîinde her ne kadar vâsıta Abdullâh bin Zeyd (r.a.) ise de vahye ve gaybî feyze mazhar olan, her zaman için Resûlullâh idi. Ezân, O’nun tasdîki ile meşrû kılındı ve insanlar câmiye, cemaate çağrılmaya başlandı. Bilâl-i Habeşî (r.a.), ilk ezânı okuduğu zaman Medîne’nin bir ucundan diğer bir ucuna bu yüce dâvet ulaştı. Ezân sadâsıyla semâlar yankılandı. Mü’minler, büyük bir neş’e içinde mescide koştular.
Ezanın sözleri ve anlamı (Ezan Arapça-Türkçe yazılışı, okunuşu ve anlamı) şu şekildedir:
Allâhü ekber, Allâhü ekber, Allâhü ekber, Allâhü ekber Eşhedü en lâ ilâhe illallah, Eşhedü en lâ ilâhe illallah Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah, Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah Hayye ale’s-salâh, Hayye ale’s-salâh Hayye ale’l-felâh, Hayye ale’l-felâh Allâhü ekber, Allâhü ekber Lâ ilâhe illallâh
Allah en büyüktür, Allah en büyüktür, Allah en büyüktür, Allah en büyüktür Allah’tan başka ilah olmadığına şehâdet ederim, Allah’tan başka ilah olmadığına şehâdet ederim, Muhammed (s.a.v)’in Allah’ın elçisi olduğuna şehâdet ederim, Muhammed (s.a.v)’in Allah’ın elçisi olduğuna şehâdet ederim Haydin namaza, Haydin namaza Haydin felâha, Haydin felâha Allah en büyüktür, Allah en büyüktür Allah’tan başka ilah yoktur.
Not: Sabah ezanında “Hayye ale’l-felâh” cümlesinden sonra 2 defa “es-Salâtü hayrün mine’n-nevm” (Namaz uykudan hayırlıdır) denir.
Namaz belli vakitlerde farz kılınmış bir ibadettir. Allah, Nisa Sûresi’nin 103. âyetinde namazın belli vakitlere tayin edilmiş bir ibadet olduğunu buyurur. Rum Sûresi’nde 17. ve 18. âyetlerinde Peygamber Efendimiz’e namaz vakitlerinin neler olduğunu bildirir ve başka bir zamanda ise kendisinden önceki Peygamberlere de bildirilmiş vakitler olduğunu söyler. Namaz evrensel olduğu için ezan saatleri dünyanın ve güneşin hareketlerine göre tayin edilmektedir. Peki Beş vakit namazın hangi durumlara göre belirlenir?
Sabah namazı saati, fecrin doğuşuyla başlayıp güneşin doğuşuyla sona ermektedir. Fecrin doğması ise tan vaktini belli etmektedir. Bu vakit gökyüzünün iki tarafının karanlık bir tarafının aydınlık olduğu zamandır. Tan vaktinin hemen ardından doğudan aydınlık görülmeye başlanır. Bu da güneşin doğuşunun habercisidir. Ülkemizin konumuna göre imsak vakitlerinden ortalama 25 dakika sonra kadar namaz kılınabilmektedir. Bu dakika şehirden şehre farklılık gösterebilir. Sabah namazı vaktiyle ilgili âyet-i kerimede şöyle buyrulur: “Gündüzün güneş dönüp gecenin karanlığı bastırıncaya kadar (belli vakitlerde) namaz kıl; bir de sabah namazını. Çünkü sabah namazı şahitlidir.” (İsrâ Sûresi 78)
Öğle namazı saati, güneşin tam tepe noktasından geçtiği anda başlamaktadır. Bu vakit, her şeyin gölgesi bir misli olana kadar devam etmektedir. Güneşin tam tepede olduğu vakit ise zeval olarak adlandırılır. Öğle namazı vaktiyle ilgili âyet-i kerimede şöyle buyrulur: “Haydi siz, akşama ulaştığınızda (akşam ve yatsı vaktinde) sabaha kavuştuğunuzda, gündüzün sonunda ve öğle vaktine eriştiğinizde Allah’ı tesbih edin (namaz kılın), ki göklerde ve yerde hamd O’na mahsustur.” (Rûm Sûresi 17-18)
İkindi namazı saati, öğle namazı vakti bittikten sonra başlayıp güneş batıncaya kadar sürmektedir. İkindi namazı vaktiyle ilgili âyet-i kerimede şöyle buyrulur: “Namazlara ve orta namaza devam edin. Allah’a saygı ve bağlılık içinde namaz kılın.” (Bakara Sûresi, 238) İkindi namazı vaktiyle ilgili hadis-i şerifte ise şöyle buyrulur: “Güneş batmadan önce ikindi namazından bir rekâta yetişen kimse ikindi namazına yetişmiştir.” (Zeylaî, Nasbu’r-Râye, I/228)
Akşam namazı saati, güneş battıktan sonra başlayıp güneşin battığı yerde meydana gelen kızıllık kayboluncaya kadar olan sürmektedir. Akşam namazı vaktiyle ilgili âyet-i kerîmede şöyle buyrulur: “Gündüzün iki ucunda, gecenin de ilk saatlerinde namaz kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri (günahları) giderir. Bu, öğüt almak isteyenlere bir hatırlatmadır.” (Hûd Sûresi 114)
Yatsı namazı saati, akşam namazının vakti çıktıktan sonra başlayıp sabah namazının vakti girinceye kadar sürmektedir. Yatsı namazı vaktiyle ilgili âyet-i kerimede şöyle buyrulur: “Güneşin doğuşundan ve batışından önce Rabbini hamd ile tespih et. Gece vakitlerinde ve gündüzün uçlarında da tespih et ki hoşnut olasın.” (Tâha Sûresi 130)
Peygamberimiz ezanı dinledikten sonra şu duayı okuyan kimseye şefaatinin hak olacağını bildirmiştir. (Buhârî, “Ezân”, 8)
Peygamber Efendimiz’in okuduğu ezan duâsı: Allâhümme rabbe hâzihi’d-da‘veti’t-tâmme ve’s-salâti’l-kaime, âti Muhammeden el-vesîlete ve’l-fazîleh. Veb‘ashü makamen mahmûdeni’llezî va‘adteh.
“Ey şu eksiksiz mesajın ve kılınacak namazın Rabbi olan Allahım! Muhammed’e vesileyi ve fazileti (ve yüksek dereceyi) ver! Vaad ettiğin övülmüş makama yükselt. (Sen vaadine muhalefet etmezsin)”