Sözlükte “bakmak, görmek; düşünmek” anlamındaki nazar kelimesi Türkçe’de “beğenilen bir şeye kıskançlıkla bakmak ve zarar verecek şekilde onu etkilemek” mânasında nazar etmek (göz değmek), Arapça’da ise nazra (isâbetü’l-ayn) şeklinde kullanılır.
İsâbet-i ayna; nazar değmesine tedbîr olarak Allah’ın kitabında sekiz âyet vardır. Kul bunu okuduğu gün insan ve cinlerden hiçbirinin nazarı değmez. Bunlar: Fâtihâtü’l-kitâb (Fatiha suresi) ki yedi âyettir. Bir de Âyete’l-Kürsî.
Peygamber (s.a.s.) Efendimiz şöyle buyuruyor:
“Beğendiği bir şey gördüğünde bir mümin:
«Mâ şâallâhu lâ kuvvete illâ billâh..»
Mâşallah, Allah dilemiş olmuş” (Kehf suresi, 39) derse ona nazar isabet etmez. (Beyhâkî, Şuab, IV, 90)
“Ve in yekâdullezîne keferû le yuzlikûneke bi ebsârihim lemmâ semiûz zikra ve yekûlûne innehu le mecnûn(mecnûnun). Ve mâ huve illâ zikrun lil âlemîn(âlemîne).”
“Doğrusu inkâr edenler, Kur’ânı dinlediklerinde neredeyse seni gözleriyle yıkıp devireceklerdi. «O delidir» diyorlardı.” (Kalem, 51-52)
Kaynak: Mahmud Sami Ramazanoğlu, Dualar ve Zikirler, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan